Kasım 27, 2009

mutlu bayramlar :P


öncelikle herkesin bayramını kutluyorum ve bu bayramda herkesin sevdikleriyle olmasını diliyorummm :D

herkesin en güzel kıyafetlerini giyip sevdiklerini gördüğü,beraber çay içip sohbet edip hasret giderdiği, büyüklerin küçüklere harçlık verdiği, güzel güneşli sıcacık bir sabaha uyandığı bugün bayram...

bu bayram hepimize mutlululuk aşk sevgi ve dilediğimiz herşeyi getirsin...
herkese memleketimden kucak dolusu sevgiler...

bitti ... :D

Kasım 22, 2009

tüm dilleri seviyorum ... ve tüm şarkıları ...

iç sıkıcı bir pazar ve ben uykusuzum,yorgunum. napiim napiim,müzik dinliim bari dedim kendime ! bi de baktım müziklerim dosyasına, ne kadar karışııık, şarkılar bi yerdee, dosyalar iç içee.yok baktım olmayacak bi güzel arşivlemeye giriştim. önce yabancı yerli diye ayırdım, bu kadarı tamam. attım yerlilere bizim türkçe müziklerin hepsini. işte asıl mesele yabancı kısmında başladı. sanatçılara göze ayırayım dedim olmadı. o zaman da albümlere göre ayırayım dedim o hiç olmadı çünkü bazı sanatçıların tek şarkısı bazısının da yüz kadar şarkısı vardı elimde. milliyetlere göre ayırsam dedim o da olmadı. 'şimdi ırkçılık yapma kızım' dedim içimden. kadın - erkek sanatçı diye ayırayım öyleyse. o zaman da 'seksistlik ( cinsiyet ayırımcılığı yapan kimse ) yaptın' dedim ve de vazgeçtim - ki bazı sanatçıların cinsiyeti de tartışma konusu oluyodu :D - . en sonunda dayanamadım yabancı kısmını öylece bırakıverdim. media playerda da karışık çaldım mı ohh miss.
işte tam bu noktada, yani kapkarışık şarkılarımı dinlerken bi de baktım bir sürü dilden şarkılar dinliyormuşum ben meğer. öncelikle ingilizce favori dilimmiş. devamı biraz karışık, sanırım yunanca , arapça , ispanyolca ( shakira varya ), azıcık fransızca , bi tutam almanca belki şeklinde devam ediyor. en son eurovizyondaki tüm dillerden şarkılar dinledim , onları da sayamicam şimdi tek tek.
sözün özü ne global bi müzik tadı var dilimde onu anladım. hatta hatta son olarak ben de kendi çapımda açılım yapıp kürtçe müzik dinlemeye de başlicam :)) bakalım onlar ne diyo ne söylüyo...

BİTTİ...

Kasım 16, 2009

nassı yani ???

cuma günü mersin oldukça yağmurluydu. sokaklarda koşuşturan insanlar, çok çok acelesi olan arabalar, deli deli korna çalan servis araçları ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ortalığı epey batırmıştı. ben de o gün etütte az dersim var diye sevindim. her neyse...

o gün beşinci sınıflara dersim vardı. sınıf mevcudunda -ülkemizi kasıp kavuran grip salgını nedeniyle- baya bi azalma gördüm. dersime on - on beş öğrenci ancak gelebilmişti. tenefüs zili çalınca bizim bıcırık beşler hemen bahçeye çıktılar. biz de müdürle onları izliyorduk. bi ara muhabbete daldık, bi de baktık ki tüm sınıf etüdün karşısındaki kum yığınına toplanmış, ayakta dikilip garip garip bişi yapıyolar. müdür bey de çamura batmasınlar diye bağırıyor :

müdür : heey oğlum ! kızııım! gelin bakiim!
çocuklar : ... !!! ???
müdür : (bana dönüp ) bak hiç oralı oluyolar mı hocaaanım !
müdür : yavruuum, kime diyorum gelin bakiiim !
çocuklar : ...!!! ???
müdür : bak çamura batacaksınız gelin dedim size ya !
çocuklar : öğretmenim cenaze bitsin geliyoruz !!
müdür ve ben : hööönnnk !!! nassı yani ?

hikayenin gerisi şöyle, meğer bizimkiler ölü bir serçe bulmuşlar bahçede. karşıdaki kum yığınını ise belediye mezarlığı ilan etmişler. aralarından da birini hoca seçmişler. o da rolüne kendini kaptırmış, yeleğindeki kapüşonu kafasına geçirmiş ' ben cübbeli ahmet hoca oldum, cenazeyi kaldırıyoruz öğretmenim' demez mi ! müdür ve ben onların kuşa defin töreni yapmalarına mı gülelim, yoksa bit kadar çocukların cübbeli ahmet hocayı tanımalarına mı şaşıralım bilemedik valla...

Çocuk diyip geçmices artık...

BİTTİ...

Kasım 11, 2009

orası İstanbul ise, ya burası ?


çok kısaca bi konuya değinmek istiyorum burada, bugün biraz reklamlara bakim dedim, on beş dakikalık reklamlarda en az beş kere Mavi İstanbul reklamları geçti. yahu ben anlayamıyorum, ne diye reklamlarda 'burası İstanbul annecim' diyip duruyolar. şimdi şöyle düşündüm, eğer Mavi'nin bu kış koleksiyonunun ismi İstanbul ise, 'burası İstanbul anneee' demelerinin anlamı nedir. ben de Mavi giyiyorum, ben de Mavi seviyorum, ben tutup da anneme 'burası Mersin anneciğim,bu çorap değil tayt jean' diye ahkam kesiyo muyum ? sinir oldum yaa, almicam yeni sezondan bişi valla, sırf reklamlara inat olsun.
BİTTİ...

Kasım 07, 2009

grace of my heart

eveet sıkıcı bir cumartesi akşamı ne yapılabilir dedim kendi kendime, odamda bilgisayar karşısında film izlemeye karar verdim,açtım laptopu çektim mickey mouse'lu battaniyemi kucağıma,tam formumu buldum, taakk ilk sahnede mezarlıktaki bir banyoda sabun köpükleri arasında bir ölü yıkamıyorlar mı :( bu ne yaa dedim içimi aldı bi kasvet,kapattım hemen tabi. neyse bari tv izleyim dedim baktım ezel başlamış, tekrar bölüm tabi, on dakika zor dayandım, başladım zap yapmaya veee aradığım buymuş meğer...
favori kanallarımdan biri olan TNT'de romantik filmler kuşağı başlamış, bi de baktım müzikal tarzı sımsıcak bi film var. 1996 ABD yapımı Grace of my heart .
dediğim gibi film 1996 yapım ancak 60lı yılların amerikasını anlatıyor. yetenek yarışmasını kazanan edna'nın şarkı sözü yazarlığındaki ilerleyişi, evlilikleri, aldatan ya da çatlak kocaları vs vs. tabi böyle anlatınca sıkıcı geliyor ama bu filmin asıl vurulduğum yanı müzikleri... insanı sarıp kucaklayan o mükemmel şarkılar,resmen bayıldım demeliyim. filmi izlemeye dayanamicam diyenler için (ki o yılların birbirinden komedi saç modelleri, kadınların mini mini elbiseleri ve herkesin mad men'de olduğu gibi durmadan sigara içmesi en göze çarpan absürdlüklerdi ) tavsiyem soundtracklere bi göz atın! herkes kendini saran şarkıyı bulacaktır. işte favorilerim :

*I do - For Real
*My secret love - Miss Lily Banquette
*Born to love that boy - For Real
*God give me strength - Burt Bacharach, Elvis Costello

daha fazlası için siz uğraşın...



Kasım 04, 2009

yaprak dökümü...

birazdan yepyeni bi bölümünü daha izleyeceğim yaprak dökümünde yavaş yavaş sona yaklaşılıyor. artık romandan tamamen uzaklaşmış oldukları için midir bilinmez, bu sezon dizi feci batırmış durumda. ilk sezondan itibaren iç karartıcı ve ağlak bi dizi olacağı belli idi ancak Reşat Nuri Güntekin bile bu kadar içler acısı hale geleceğini bilemezdi dizinin. yakışıklı ve zengin damat Cem'in gömüldüğü geçen bölümde reyting rekorları kıran dizi, bu sezon sona erecekmiş. ilk bölümden itibaren izlediğim yaprak dökümü ne kadar eleştirsem de reklamlarını bile merak ettiğim yegane dizilerdendir vesselam. ama madem bu kadar kayışı koptu dizinin, bari sonunu azıcık daha az kasvetli yapıversinler de, bunca bölümdür mazoşistçe takip eden seyircilere de bi jest olsun...
dizi senaristlerine de selam olsun...
yaprak dökümü başladı, iyi seyirler :))