Aralık 30, 2009

I wish you a happy new year...

Sevgili blogseverler...

Hepinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutlarım...
2009 senesi bana hiç yaramadı, hatta yaşadığım en fena senelerden biriydi...
Umarım 2010'da hayallerimin hepsini gerçekleştirecek fırsatlar elime geçer...
Ne kadar bencilim :) Tüm güzellikleri hepiniz için de diliyorum tabi ki...

Sevgilerle...
İyi seneler millet...

BİTTİ...

Aralık 26, 2009

sevgili sevgilim...

çalış çalış nereye kadar... her gün işe git, sabah sabah kahve içmek için itişenlerle dalga geç, insanların nasıl bi kahve zevki olduğuna şaşır ve kahve içmeden masana otur, onlarca telefon görüşmesi yap, müşterilerle konuş, anlamayana bi daha anlat, arada içinden küfret, öğlen yemeğe in, pişenleri beğenme, pişmeyenleri eleştir, ofise dön, aynı suratlar aynı insanlar, aynı telefon durmadan çalan ve aynı müşteriler seni bi türlü anlamayan, tabi arada kıvır evirr hatta çevirr, ulan nasıl yalancı oldum be diye kendine şaşır, eğitime git ve gece yarılarına kadar süren yemeklerde sürün, bekar olduğun için her işe seni koşanlara küfret, gece yarısı rötarlı uçağıyla gelen kardeşi havaalanından al, 3te eve gel, 3 saat uyu, kalk, işe git, iş biter ingilizce kursuna git, native speaker hocaya rezil ol, arada beceriksiz kursdaşlara hava at, akşam eve dön, telefon çalsın aç, beni nie aramıyosuun diyen kankayla gezmeye çık, gece eve geç gel, tonla para verdiğin spor salonuna hiç gideme, sürekli fast food yemekten göbek yap, göbek bitti gıdık yap, şikayet et dur, ve bu arada sevgiliye on dakika, beş dakika, bazen üç dakika, telefon et, çok yoğunum işim çok diye şikayet et, nasılsın diye pek az sor, genellikle kendini ve yaptıklarını anlat, senin iş yerinde işler nasıl diye pek pek az sor, bazen sorma bile, aynı anda çalan diğer telefonu da cevapla, sevgiliyi hattın öbür ucunda en az üç dakka beklet, en son sevgili telefonu şaaak diye kapatınca tekrar ara, bi de kız, sabırsız olduğu için ona öfkelen, para biriktir, yatırım yap, marka meraklısı ol ama mağaza gezmekten nefret et, karar verdiğin ürünü alana kadar modası geçsin, ve de eskisin, hep yorul hiç dinleme, bazen zorunluluktan eğleniyormuş gibi yap, çabuk öfkelen, arada sitem et, az dinle çok konuş, bol para harca ve ...
seni seviyorum...
haftaya senin için tatlı yapıcam...

BİTTİ ...

Aralık 19, 2009

I wanna be like Edward Cullen ... by Kanye West

Burdan >> I wanna be like Edward Cullen ... by Kanye West

face de bi video dolaşıyordu geçenlerde...
güya kanye west , twilight saga nın başroll oyuncusu robert pattinson, nam-ı diğer edward cullen, için bi şarkı yazmış. bu aslında yeni bi şarkı ya da melodi falan diil. kanye west'in heartless şarkısının bir değişik versiyonu. izledim ve de gülmekten öldüm. hatta hatta söyleyebilirim ki son günlerde izlediğim en keyifli video budur.
twilight'tan alınan bölümlerle acemice hazırlanmış ve mecburen subtitle içeren bir de klip çekmişler üstelik. pek bi keyifli olmuş :)
sözün özü vampir olayını bilenlerin alt metinde yatan espriyi anlayacağı, bilmeyenlerin ise alık alık bakacağı bi klip çıkmış ortaya ve bize twilight'tın eni konu bi fenomen olarak iyice yer edindiğini göstermiş...
iyi seyirler twilighters...

BİTTİ...

Aralık 12, 2009

sevgili blog ...

bugün gökyüzü delindi, atmosfer falan da ortadan kalktı sanki. o kadar çok yağmur yağdı ki değil yolda yürümek, iki adım ötedeki işime bile etüt servisiyle gidip gelmeye başladım. her yer göl oldu, Mersin'i sel aldı vesselam.

Mersin'i sel alırken benim içimi de günlerdir aralıksız yağan yağmurdan mı, hiç yüzünü göstermeyen güneşten mi, yoksa dağılmicam diye direten kara kara bulutlardan mıdır bilinmez feci kasvetler basmaya başladı.

tüm hafta çok sıkıcı geçti, bakalım haftaya neler olacak...

BİTTİ ... :(

edit dot : bi de tüm bunların üstüne son üç gecedir karşı villadaki vahşi kuçu kuçu kurtlar deli gibi uluyor yaa...

Aralık 03, 2009

i love Twilight but i hate its rabid fans ...

*** Alacakaranlık'ı seviyorum fakat azgın fanlarından nefret ediyorum ... ***
nedir bu twilight ve new moon çılgınlığı güzel tanrım. herkes delirmiş gibi bu filmlerden bahsediyor. ben Twilight Saga'nın tüm kitaplarını yaz tatilinde okudum. ilk filmi de izledim. sinema harikası olmasa da, insanı saran garip bi havası vardı filmin. kitapları da okuyunca insan ister istemez merak ediyor hikayenin beyaz perde versiyonunu. ben de twilight'ı izlemişken new moon'a da gideyim dedim ve de gittim. ilk filme kıyasla daha güzel efektler kullanılmış. ancak yine de Türk filmlerindeki arabesk havadan kurtulamamış film. ufak hatalar olsa da ( örneğin nefes alan vampirler, ruhu olmasa da aşk acısından kıvranan ve de üzüntüden göz altları moraran superhero edward ) çok fazla eleştiri yapmadan başka birşeye değinmek istiyorum.

etütümde bir alacakaranlık çılgınlığı aldı başını gidiyor. 4. sınıftan 8lere kadar herkes bana filme gidip gitmediğimi soruyor. öyle ki edwardla yatıp edwardla kalkan, elinden fotosunu hiç düşürmeyen bi rabid fan öğrencim bile var. hatta hatta derste verdiğim örneklerdeki tüm kızların isimlerini bella, alice, rosalie, erkeklerin isimlerini de edward, emmett, jacob haline getirip öyle yazan marmelatlarım da mevcut.
asla kızmıyorum ve de çok hoş buluyorum bu tutkularını. zira ben kendim çocukken hiç böyle şeyler yapmazdım. çünkü materyalimiz yoktu be kardeşim. ne alacakaranlık vardı ne sinema ne de ne biliim başka hoşluklar...
umarım bu saga olayı kısa bi süre daha devam eder ve sessizce çekip gider hayatımızdan. yoksa zavallı velilerim sinemaya gidip new moon'u seyretmek için ikinci hatta üçüncü kez bilet parası isteyen öğrencilerimle feci kapışacak...

edit dot : bu yazının fotosu da benden jacob'a gitsin...

BİTTİ ...