Temmuz 25, 2010

Nişan arifesinde ...

Artık blog yazılarıma ''uzun zamandır yoktum, doğru düzgün fırsat bulamıyorum, aslında çok üzülüyorum, sınav bitsin hep yazıcam '' şeklinde başlamaktan bıktım. Bu yüzden epeydir yaşadıklarımı anlatan uzun bir yazıyla dönmeye karar verdim.

Sınav bitti ! Güzel de geçti. Bu sene atanmaya dair daha ümitli bir mood içindeyim. En güzel şey bu tabi, ancak hayatımda sınavdan da önemli değişiklikler olmak üzere. Hem de bu hafta sonu uzun zamandır hayatımın baş köşesine oturttuğum sevgilimle nişanlanıyorummm !!!

Çok heyecanlı, çok yorucu, stresli mi stresli, ancak insanın içini sıcacık ve kıpır kıpır yapan bir mutluluk havası esiyor etrafımda. Başından beri küçük, sade bir tören istemiştik. Her şeyi buna göre planladık. Benim evimde gerçekleşecek, aile arasında bir tören olacak. Bu yüzden bu haftam hep kıyafet seçerek, ona uygun ayakkabı ve takı arayarak geçti. Dün özellikle nişanımda giyeceğim kıyafeti seçerken, Adana'nın insanı doğduğuna pişman eden deli yaz sıcağında, neden Şubat tatilini beklemedik ki diye diye dolandım durdum. Bir mağazadan diğerine uça uça girdik çıktık. Kıyafetlerin çoğu birbirini andırıyor, ve bana pek seçme şansı bırakmıyordu. Benim beğendiklerimin ya bedeni olmadı ya da bir yerlerinde potlar vardı ki bunlar da benim şahin bakışlarımdan hiç mi hiç kaçmadı. Artık yorgunluktan ve sıcaktan bunalmış bir haldeyken girdiğimiz son mağazada aradığımızı bulduk. Beyaz ve saks mavisi ağırlıklı, etekleri menekşe bahçesini andıran şifon bir elbise ve üstü parlak pullarla kaplı saks mavisi bir ayakkabıda ortak karara varabildik sonunda. Yüzükler de tamam. Artık sabırla o günün gelmesini bekleyeceğiz ve ufak tefek detayları halledeceğiz.

Aslında düşüncede her şey kolay gibi görünse de, aile arasındaki ufak bir tören bile bu kadar yorucu ve detaylı olabiliyor. Bu sebeple düğünümü düşününce, ne kadar meşakkatli bir işe girişeceğimi anlıyorum.

Tüm bunların dışında, bu yaz tatilinden hiçbir şey anlamadığımı ifade etmeliyim. Sınav bittiğinden beri evimizde daima misafirler vardı. İyi ki de varlardı çünkü onlarla gezmek tozmak kafamı dağıtmama yardımcı oldu. Bir de kardeşimle yazıldığımız spor salonu macerası var ki tam komedi. Kilo vermekten ziyade vücudu zinde tutmak ve sıkılaşmak amacıyla gittiğimiz salonda, Elif adlı spor hocamız tam manasıyla işkence ediyor bize. Platformdaki hareketler ve aletli çalışmaların zorluğunu bizi manipüle ede ede hafifletmeye çalışsa da, karın kaslarımın en fazla ağrıdığı anlarda 'Vicdansııızzz' diye diye, içimden haykırıyorum hocama. Ama sonucunda her şey güzellik için olunca, acılar da hafifliyor, sızılar da.

İşte uzun zamandır yazmıyordum, şimdi tam spill out durumuna düştüm. Ama olsun, çok rahatladım ve gerçekten özlemişim yazmayı.

Nişandan sonra görüşücez tekrar.

Wish me luck !

BİTTİ ...